AŞKI AĞZINA SAKIZ EDENLERE,
ELE ELE TUTUŞUP SEVGİNİN ANLAMINI BİLDİĞİNİ ZANNEDENLERE,
BÜTÜN DEĞERLERİN BÖYLESİNE LAÇKALAŞMASINA NEDEN OLANLARA!!!
Bir kız ve bir delikanlı, bir motosikletin
üzerinde 180 Km hızla gidiyorlar ve aralarında şöyle bir konuşma
geçiyor;
Kız : Lütfen yavaşla, ben korkuyorum
Delikanlı :
Hayır, bak ne kadar eğlenceli
Kız : Lütfen, lütfen, çok korkuyorum
Delikanlı : Peki, beni sevdiğini söyle
Kız : Seni çok seviyorum, lütfen yavaşla
Delikanlı : Şimdi de bana sıkıca sarıl Kız delikanlıya sıkıca sarılır
Delikanlı : Şapkamı alıp, kendine takar mısın? Başımı çok sıktı.
Ertesi gün gazetelerde şöyle bir haber çıktı: Motosiklet Kazası; Motosiklet, fren arızası nedeniyle, bir binaya çarptı. Üzerindeki 2 kişiden sadece biri
kurtuldu.
Gerçek ise şöyleydi; Yolun yarısında, delikanlı frenlerin bozulduğunu anlamış ama bunu kıza belli etmek istememişti. Bunun yerine, kızdan kendisini sevdiğini söylemesini istemiş ve kendisine son defa sarılmasını istemişti. Sonra da kendi ölümü pahasına, kızın başlığı takmasını ve hayatta kalmasını sağlamıştı.
İşte gerçek aşkın anlamı da buydu.
KARŞILIKSIZ SEVGİ
Bu, Vietnam'da savaşan ve sonunda evine dönecek olan John adında bir askerin hikâyesidir.
John evine gitmeden önce, San Francisco'da bulunan anne babasına telefon açtı.
“Sevgili anne ve babacığım, sonunda eve geliyorum ama bir şey sormak istiyorum. Bir arkadaşımı da beraber eve getirebilir miyim?”
Tabii ki " diye cevapladılar.
“Onunla tanışmaktan mutluluk duyarız".
"Ama bilmeniz gereken bir şey var" diye John devam etti," o savaşta ağır yaralandı. Kara mayınına bastı ve kolu ile bacağını kaybetti. Başka gidecek hiçbir yeri yok. Onun bize gelmesini ve bizimle yaşamasını istiyorum".
"Bunu duyduğuma çok üzüldüm oğlum, belki kalacak başka bir yer bulması için ona yardımcı olabiliriz"
“O hayır, onun bizimle yaşamasını istiyorum.”
" Oğlum,"dedi babası,”sen ne istediğinin farkında değilsin. Böyle büyük bir sorunu olan birisi bizi çok rahatsız eder. Bizim kendi hayatımız var ve böyle farklılığa izin veremeyiz. Bence sen eve gelmeli ve bu çocuğu unutmalısın. O kendi yaşamını devam ettirmenin bir yolunu bulacaktır."
O andan sonra, John telefonu kapattı. Anne ve babası ondan başka bir söz duymadılar...
Birkaç gün sonra, San Francisco polisinden bir telefon geldi. Oğullarının bir binadan düşerek öldüğünü söylediler. Polise göre intihardı. Anne ve baba telaşla uçağa binerek oğullarının teşhisini yapmak için San Francisco'daki teşhis morguna gittiler. John'u teşhis etmişlerdi. Ama gözleri fal
taşı gibi açılarak...
Bilmedikleri bir şeyi fark ettiler.
John'un bir bacağı ve bir kolu yoktu...
Bu hikâyede ki anne ve baba birçoğumuza benzer. Etrafımızda iyi görünen ve neşeli insanları sevmek bize kolay gelir, ama bize rahatsızlık veren özellikle bizim kadar sağlıklı olmayan, bizim kadar güzel olmayan ve bizim kadar zeki olmayan insanlardan uzak durmayı tercih ederiz. Çok şükür ki bizi bu kategoride gören birisi yok.